Tintebaat

Kendi olusturdugum sorunun nedenini yine kendimin anlamasi bu kadar vakit almamaliydi aslinda. Hala tutamiyorum kendimi gülmekten. Hatta, sadece gülmek degil bagirmak da istiyorum. Aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa.

Ne mi oldu? Almanya!daki doktora hocamin (Bolm) burada (UC Berkeley) semineri vardi, saat 11’de. (lüzumsuz gibi görünen ayrıntılar no:1). Seminer henüz baslamadan önce hocanın bilgisayarina disaridan birseylerin baglanma sinyali geliyor ve pop up uyari mesaji aciliyordu. Projektorden de herkes görebiliyordu elbette ki. İlk basta, dikkatimi cekmedi, ama bu iki kere oldu seminerin basinda ve slayt gösterisi sirasinda da, slayt gösterisini bozup pop up acmaya baslayinca, sinir bozucu hale gelmeye basladi. Çıkan pop up’ı okudugumda, hayretler icinde kaldim..

Verbindung versuch von tintebaat. (tintebaat’tan bağlanma isteği/denemesi)

Hey!! Bu bendim. Baskasi kesinlikle olamazdi. Yani tintebaat.

Tintebaat, Anteplicede, pimpirikli, birseyi zor begenen, cins anlamlarina geliyor. Söylemesi hoşuma giden, sevdigim bir kelimedir. Bu nedenle birseyin adini tintebaat yaptigimi hatirliyordum. Sanırım dizüstü bilgisayarimdi diye düsündüm. Kablosuz internet kullandığım için dedim ki kendime, herhalde, yukarida labda benim bilgisayar da acik oldugu icin ve bir sekilde Bolm’un bilgisayariyla da daha önce Aachen da birsekilde hasir nesir oldugunda midir (???) nedir, baglanmaya calisiyor herhalde. Biliyorum çok saçma ama hatta hiç mantıklı değil ama sebebine pek de konsantre olacak durumda degildim. Aklima o an icin baska da bir aciklama da gelmiyordu. Gidip kapatayim bilgisayari diye düsünmeye basladim. Yanimda oturan Rebecca’ya söyledim durumu. Pop up bir iki kere seminer sirasinda acildi ve benim hocam, Bolm, yavastan gicik olmaya basladi. Bilgisayarın yanına gidiyor, cancel diyor, sonra tekrar bilgisayardan uzaklasip, seminerine devam ediyordu. 1-2-3 derken, 4 uncu de, “This is really annoying, maybe not for you but for me” deyince, hah dedim gideyim kapatayim bilgisayari artık, bu böyle olmayacak. Usulca çıktım ve yukari gittim ki altinci kattayim (altinci kattan da ne sinyaldir bu bee diye hayret ediyordum icimden). Kapattim bilgisayari, emin olayim diye, de wlan kartini da cikarttim (Yok artık) İndim. Rebecca’ya islem tamamdir siritisini yaptim. Aradan bir iki dakika gecti. Hop yine ayni pop up cikti (?). Birbirimizin suratina anlamsiz bir sekilde baktik. Haydaaaa.. nasil olur böyle birsey. wlan kartini bile çıkarmışım ne bu sinyal kardeşim. Nasil böyle birsey mümkündür? Bir de neden benim bilgisayarin bolm ile ayni mekandan geliyor olusu neyi degistirir. ben aachen’ da kablosuz internet ile baglanmiyorum ki bir sekilde ayni server falan filan hesabi birsey olsun. Tam bir muamma. Neyse, Bolm sinir ola ola semineri bitirdi. Seminer sonrasi, Bolm’un yaninda gittim ve o benim bilgisayardi size baglanmaya calisan ama gittim kapattim hala devam etti bu dedim. Nasil olur ya, filan diye anlamaya çalıştık ama yok, anlamlandıramıyoruz. Bolm’u seminere çağıran prof da dert etti bunu. Nasil olur bu, daha önce böyle birsey hic olmadi diyerek şaşkınlığını dile getirdi. Neyse, beraber ögle yemegine gittik Bolm ile (lüzumsuz gibi görünen ayrıntılar no:2). Yemekten döndük. Bu sefer labdakiler, ya neydi o öyle baglanmaya calisan sey filan. Ya dedim, o benim bilgisayardi. Gittim kapattim ama yine de devam etti. “This is really weird”.  Herkesin agzindan cikan tem cümle. Bunun bir aciklamasi olmali. Herseyin bir aciklamasi vardir. Çok absürd seylerin bile cogu zaman bir aciklamasi vardir.

Böyle durumlarda aklima hep, 5-6 yil önceki bir Tübitak olimpiyat kampi gelir. Yer, Richmond Otel, Pamukkale. Üniversite ikinci sinifa gectigim yazdi ve rehber olarak katiliyordum. Odada tek kaliyordum ve bazi sabahlar TV’yi gece kapadigim halde (o zamanlar tv acik uyumuyorum demek ki), sabah degisik saatlerde, ben yatakta kalkma savasi verirken, tv hop diye kendiliginden aciliyordu. Bir degil, iki degil, 3-4 kere oldu bu. Resepsiyona sordum, hani , tv’nin merkezi birseyi var da, uyandirma servisi gibi mi kullaniliyor ya da yanlislikla mi aciliyor gibisinden. Olanlari da anlattim. Onlar da sasirdilar, geyik yaptik üstüne üstlük, cinler kumandayla oynuyor vs diye. Sonra acaba kumandanin üzerine yatiyorum da kicimla mi aciyorum diye de düsündügümden, kumandayı yataktan uzağa koymama rağmen tv’nin kendiliginden açılması işi iyice açıklanamaz bir hale soktu. Neyse, ders aralarinda, ögrencilerle geyik yapiyoruz. Ben bu olanlari anlattim, ögrencilerden bazilarina. Onlar da sasirdi ama iclerinde Gönül söyle bir yorumda bulundu: “Böyle tuhaf seylerin genelde sonradan anlasilan bir sebebi oluyor. Mesela, Afrika’da bir futbol maci sirasinda sahaya simsek düsüyor ve takimlardan tekinin tüm futbolculari ölürken, digerlerine hic birsey olmuyor. Herkes şaşkına dönüyor. Ne yani şimşek takım mı tutuyor? :).. Ama sonradan anliyorlar ki, ölmeyen takimin giydigi ayakkabilarin tabanlarinin bilmemne maddesinden olmasindan dolayi, onlarin ki iletmemis elektrigi ve ölmemisler. Yani, bunun gibi bu durumunda, mantikli bir aciklamasi olmasi gerekir”. Evet, çok mantikli ama neydi peki bu mantikli aciklama. Günler geçti, her sabah hah simdi yine olacak mi olmayacak mi diye beklerken, oda temizleyen kadinlardan birine anlattim bunu bir sabah. O da, haaa o mu, seyden oluyor, elektrikler kesiliyor bazen kısa süreliğine. Sonra geri geldiginde, TV kendiliginden aciliyor.

Bu muydu yani bunun açıklaması. Sonra denedim. her TV’de olmuyor sadece bazılarında kumandadan kapattiginda ve sonra fisini cektiginde ve sonra taktiginda TV kendiliğinden aciliyor. Elektrik kesintisi ile de aynı şey oluyordu. Ve herşeyin mantıklı bir açıklaması olduğu doğruydu.

Neyse, cok uzattim. Aklimda sürekli bu hikaye ve bunun bir aciklamasi olmali diyorum kendime. Epey bir kisi ile de bunu konustum gün içinde. Düşün düşün, cikamiyorum isin icinden. Ta ki gecenin gec saatinde deneylerin bekleme süresinde, kendime dedim şu bilgisayarin ismine bir bakayim. Yani, “birseyin” adini “tintebaat” yaptigimi hatirliyorum ama bilgisayarin mı, kablosuz bağlantının adı mıydı. Neydi tam da emin olamiyorum ama aklima da baska birsey gelmediginden, olsa olsa bilgisayarda birseydir diyordum. Sonucta, tintebaat olsa olsa benim koydugum bir isim, baska birşey olmasına imkan yok.

Bilgisayarin adina bir baktım ki tintebaat filan degil. Sadece kendi ismim. Haydaaaa. O zaman Bolm’un bilgisayarina baglanmaya çalışan şey benim bilgisayarım değil -ki mantikli olani da bu, o kadar wlan kartini filan cekmisim daha nasil baglanmaya calissin- ama ne peki?

Ve o an birden gözüm sol tarafimdaki cep telefonuma kayiyor ve gökten kocaman bir jeton düsüyor kafama. Eurekaaaaa. Tintebaat benim cep telefonun ismi. Ve cep telefonum viruslu oldugu icin ki o da ayri bir olay zaten, telefon sürekli birseyler yollamaya calisiyor bluetooth acik ise. Birden herşey anlamlanıyor. Ve gülmekten duramiyordum. Hayıflanıyordum bir yandan da neden cep telefonu hic aklima gelmedi diye. Meger suclu tüm seminer boyunca yanımda duran cep telefonummus. Aslında esas suçlu kuzen diyebilirim, cep telefonuna virus bulastirmasindan dolayi (kendimi de temize cektim hemen :))

Ama hala kafamda soru isaretleri tamamen silinmis degildi. Öncelikle eğer sebep cep telefonumduysa bu daha önce neden olmadi baska seminerlerde? Bunun cevabini bulmak cok uzun vakit almadi neyse ki. Şimdiye dek cep telefonunu seminere inerken yanima almamistim ama o gun seminer sonrasinda dogrudan yemege gidecegimiz icin in-cik yapmamak icin yanima almıştım ve bu nedenle daha önce olmadı böyle bir şey.

Hersey anlasilmisti. Gönül yine hakliydi. Herseyin mantikli bir izahi vardi.

Ancak karanlik kalan bir kisim vardi. Bluetooth ve infrared özellikleri kapali olmasina ragmen benim cep telefonun bunu yapabilmesi nasıl mümkün oluyordu. Ama herhalde virus bir şekilde kapalı bile olsa sinyal yollayabiliyordu. Bunun da bu şekilde mantikli bir izahi vardir herhalde ama yorulmustum ben artik izahlardan.

Bu arada, tintebaat olmayi sevmem olani da sevmem.

Son olarak da cep telefonuma virus bulasmasina neden olan kuzenim Betül’e de tesekkürü bir borc bilirim.

10 Nisan 2006  – Berkeley – ABD

Leave a Reply

You must be logged in to post a comment.